28 Aralık 2016 Çarşamba

Zekasıyla Ön Plana Çıkan Yabancı Dizi Karakterleri

   Öncelikle belirtmek istiyorum ki kendi izlediğim dizilerden yola çıkarak hazırladım. Takdir edersiniz ki listede eksiklikler olabilir. Kendimce başta gelen karakterleri ele alarak sıralama gözetmeksizin hazırlamaya çalıştım.
 Bu yazıyı yazmamın sebebi zekanın ayrı bir hayranlık uyandırarak diziye daha bir heyecan ve gizem katması. Birçoğumuz karakter kötü rolde bile olsa eğer zekiyse önceden neler yapabileceğini tahmin etmeye çalışırken tırnaklarımızı yiyoruz adeta. Yaptıklarını görünce ise hayrete düşüyoruz. Bir filmden örnek verecek olursak Batman'deki Joker'e hayran olmamak mümkün müydü?
 Şimdi konumuza geçicek olursak bu konuda aklıma gelen ilk karakter:

 Michael Scofield/Prison Break 


Dövmelerinde çok farklı anlamlar gizli olan karakter bir nesli zekasıyla hayran bıraktı. Her bölümde zekasına dair bir şeyler olacağını bilmemize rağmen yine şaşırtabiliyor. Her bölümde ''yok artık bu kadar da olmaz'' dedirten nitelikte bir dizi.

T-Bag/Prison Break


Hazır Prison Break'ten bahsediyorken dizinin bir diğer zekasına hayran bırakan karakterini de eklemek istiyorum. T-Bag oldukça itici olmasına ve kimsenin onu istememesine rağmen kendini bütün planlara dahil edebilmeyi başarmıştır. Ondaki zeka çok farklı bir boyutta. Bakalım yeni sezonunu heyecanla bekliyoruz.

Walter White/Breaking Bad


Walter'ın seveni olduğu kadar sevmeyeni de bir hayli var. Ben ise ne seviyorum ne sevmiyorum ama zekasına hayran kalmamak elde değil. Bir kimya öğretmenin neler yapabileceğini gösteren bir dizi.''Ben tehlikede değilim,ben tehlikeyim'' cümlesiyle kendisini adeta özetlemiştir.

Walter Bishop/Fringe


Dizinin 196 IQ seviyesine sahip en sevilen karakteri. Oğlu için dağları delmiştir adeta.Oğlu da en az babası kadar zekidir. Walter zeki olduğu kadar çılgındır da aynı zamanda. Hakkında söylenecek satırlarca şey var.Bence siz en iyisi izleyin.

Tyrion Lannister/Game Of Thrones


Dünyayı kasıp kavuran bir dizinin en zeki ve en entelektüel karakteri. Daha ne söylenebilir ki...

Sherlock Holmes/Sherlock


Benedict Cumberbatch'ın canlandırdığı yine zekasına hayran kaldığımız bir karakter. Hiçbir şeyi kaçırmayan bir dedektif. Aynı zamanda düşmanı Jim Moriarty'nin zekasının da Sherlock'tan aşağı kalır yanı yok.

Hannibal Lecter/Hannibal


Bu diziyle yamyam bir karakteri sevdik en nihayetinde. En zekileri bile deliliğe itebilecek zekaya sahip bir yamyam. O teslim olmadıkça yakalamak mümkün değil.

Sheldon Cooper/The Big Bang Theory


15 yaşında profesör olmuş bir karakter daha ne olsun ki. Fizik, kimya dahil pek çok konu hakkında bilgi birikimine sahip bir deha kendisi.

Dexter Morgan/Dexter


Muhteşem zekasının yanında tam bir psikopat. İşlenen cinayetleri saklama konusunda üstüne yok. Kendi içinde yaşadığı bunalımlara karşı da iyi bir savaş çıkarmış dehşet bir karakterdir.

Leonardo Da Vinci/Da Vinci's Demonds


Bilgiye aç bir maceraperest.Muhteşem zekasıyla tüm düşmanlarını alt eden bir karakter. Kuşların ani uçuşlarını bile resimleyebilen bir yetenek.

Gregory House/House M.D


Her zaman haklı olması onun en temel özelliği. Hiçbir doktorun teşhis edemediği hastalara teşhis koyan bir doktor. Çözemeyeceği tıbbi gizem yok. ''Herkes yalan söyler'' repliğiyle aklımıza kazınmıştır.

Benjamin Linus/Lost


 Sevsek mi sevmesek mi bir türlü karar veremediğimiz zekası gözlerinden fışkıran karakter.

Patrick Jane/The Mentalist


Çözdüğü vakalarda suçluyu önceden tahmin eden ama onu itiraf ettirene kadar zihniyle oyuncak gibi oynayan bir karakter. Bu über zeki karakter aynı zamanda geçmişte de medyumluk yaparak çok paralar kazanmıştır.

Ragnar Lothbrok/Vikings


Ragnar kalbiyle değil aklıyla hareket edenlerden. Öyle ki strateji gereği sevdiklerini ateşin ortasına hiç düşünmeden atabiliyor. O 32 dişinin göründüğü sırıtışının ardında ise bilin ki muhteşem bir planı var.

Spartacus/Spartacus


Fotoğrafa baktıkça duygulanıyor insan. Roma'nın en parlak en güçlü döneminde isyan etmeyi başarabilmiş bir liderdir. Birkaç kişiyle başlattığı isyanı sonralarda binlerce kişiye yükselmiştir. Bu adam nasıl zeki olmasın şimdi.
     Liste gittikçe uzayabilir ama bu kadarı yeterli sanırım. Bunlar benim gözüme çarpan, zekasıyla beni hayrete düşüren karakterlerdi. Eğer ''ya bu mutlaka olmalıydı'' dediğiniz karakterler varsa yorum olarak yazabilirsiniz sonrasında ekleriz ;) Buraya kadar sıkılmadan okuduğuz için teşekkürler, hoşçakalın...  

Devamını Oku »
Devamını Oku »

27 Aralık 2016 Salı

Fringe Dizisindeki Sembollerin Anlamı

 

 Öncelikle kısaca diziden bahsedelim. Fringe günümüzde final yapmış efsane dizilerden bir tanesi. 5 sezon süren toplamda 100 bölümlük olan dizi 2008-2013 yılları arası ekranlardaydı. Bilimkurgu, drama ve gerilimin hat safhalarda olduğu dizide özel ajan Olivia Dunham, çılgın bilimadamı Walter Bishop, üstün zekalı oğlu Peter Bishop'ın metafizik ve ileri bilim ile ilgili konuları araştırmasını anlatır.
  Dizinin ilk sezonu her bölüm farklı olayları ele alarak ilerliyor. Örneğin bir bölümde yenidoğan bir bebeğin dakikalar içinde büyüyüp yaşlanıp ölmesini konu alıyor ve bu olayın nasıl olabildiğini cözümlemeye çalışıyorlar. Bir başka bölümde ise tüm yolcuların ve mürettebatının ölmüş olduğu içinde hiçbir hayat belirtisi bulunmayan bir uçağı konu alıyor. Bu sezonda olay örgüsü izleyiciye yavaş yavaş veriliyor ve zihinlerinde oturması sağlanıyor. Diğer 4 sezonda ise dizi tamamen olay örgüsü üzerinden ilerliyor. İlgisini çekenlere şiddetle tavsiye edilir...
   Daha fazla spoiler vermeden dizide bölüm aralarında verilen gizemli sembolleri inceleyelim.
1)EL: İzleyenlerden çoğu kişi belkide ilk başlarda bu elin 6 parmaklı olduğunu fark etmedi. Serçe parmağın yanındaki parmak fazla ve gayet net bir şekilde orada duruyor. Yapılan araştırmalara göre ilk insanların 6 parmaklı olduğuna dair fosiller bulunmuş. Günümüzde de 6 parmaklı insanlara rastlanmaktadır. Bilimsel açıdan önemli bir kavram olmasıyla dizideki yerini almıştır.

2)ELMA: İkinci olarak direk gözümüze çarpan, elmanın çekirdeklerinin olması gereken yerde iki insan embriyosu bulunan elma fotoğrafı görüyoruz. Fringe'in konusunu oluşturan ''paralel evren ve çift yaratılma'' durumunu anlatan bir semboldür. Elma aynı zamanda kaosunda sembolüdür. Bu görsel insanların kaos içinde olduğunu da ifade eder. 
3)KELEBEK: Bu yandaki röntgeni çekilmiş kelebek sembolünde de gözümüze ilk çarpan kelebeğin kanatlarının insan parmaklarını andıran kemiklerden oluşmasıdır. Bu sembolle asıl anlatılmak istenen ''kelebek etkisi durumudur''
Kelebeğin bir kanat çırpışı hayatta önemli değişiklere sebep olabilir. Dizide ele alınan ana konulardan biri de bu. Walter'ın Peter için yaptıklarının evrenler arası dengeyi bozması gibi.

4)ÇİÇEK: Bu sembolde gözümüze ilk çarpan çiçeğin yapraklarında bir değişiklik olduğudur. Dikkatlice baktığımızda kanatlardan birinin yusufçuk kanadı olduğunu görürüz. Bunun dışında çiçeğin polenlerinin olduğu kısımı dik bir çizgiyle ortadan ikiye ayırdığımızda iki tarafında da ne kadar simetrik olduğunu fark edeceksiniz. Bu da Fibonacci diziliminin bir örneğidir. Aynı zamanda Walter'ın uyumadan önce saydığı dizilimidir.

5)DENİZATI: Bu görselde dikkatlice baktığımızda denizatının gövdesinde bir sembol görüyoruz. Bu Fibonacci spiralidir.
Bu spiral altın oranın resimli bir sembolü şeklindedir. Denizatı dizide Bishop ailesiyle ilişkilendirilmiştir.





6)KURBAĞA: Kurbağanın üzerinde bir sembol olduğunu kolayca fark edebiliyoruz ama araştırmadan anlamamız biraz zor. Bu Yunan alfabesinin 21. harfi olan Phi harfi. Fibonacci'nin altın oranında Phi'nin önemi büyüktür. Doğada da örnekleri bulunan Phi'nin en önemli örneği Mısır'daki Keops piramididir.

7)BOYNUZ: Denizatı ve çiçek sembollerinde olan Fibonacci spiralinin burada da görüyoruz. Boynuz gücün ve iktidarın simgesidir. Dizi ile ilişkilendirecek olursak zamanı kontrol eden ve gücü elinde bulunduran dizideki gözcüleri ifade ediyor diyebiliriz.



8)YAPRAK: Yaprağın üzerine dikkatlice baktığımızda bir üçgen görüyoruz. Bu üçgen beyin dalgalarımızdan biri olan Deltanın sembolüdür. Bu dalga genellikle insanlarınderin şuur modlarında görülür. Rüya görmemizi sağlayanda yine bu dalgadır. Aynı zamanda Walter'ın bir çok deneyine de konu olacaktır.


9)DUMAN: Dizi başlamadan önce tanıtımlarda sıkça kullanılan bu sembolde yan profilde bağıran bir insan görüyoruz. Bir çok kişi tarafından bu kişinin dizinin başrol oyuncusu Olivia Dunham olduğu söylenir. 





 Dizide anlatılmak istenenler bu sembollerle sınırlı değildir. Her çıkan sembolün içinde sarı parlak bir nokta vardır. Her noktanın yeri belirli bir harfi temsil eder. Harfler birleştirilince o bölüm ile ilgili gizli ipucu izleyiciye verilir.

  Gerçekten gizem kokan ve izlemeyenlerin bir an önce başlaması gereken bir dizi.
Devamını Oku »
Devamını Oku »

25 Aralık 2016 Pazar

Türk Dizilerinde Kadın

     Diziler kendine özgü anlatım tarzlarıyla gerçekliği çeşitli şekillerde izleyiciye yansıtmaya çalışırlar. Dizilerde verilen mesajlar, göndermeler, roller toplumun şekillenmesinde büyük ölçüde rol oynar. 
   Diziler geçtikleri dönemleri, konuları,türleri, izleyici kitleleri birbirinden ne kadar farklı olursa olsun nedense kadın karakter oldukça benzerdir. Kadının toplum içindeki yerinin ailesi olduğu vurgulanmaktadır. 
   Temel olarak iki kadın karakter yapısı vardır. Bunlardan ilki iyi eş ve fedakar anne olmak. Tabi bu eşini elinde tutmak için yeterli değil. Kapitalist sistemin bir getirisi olarak bakımlı ve güzel bedene sahip bir kadın olmalısın, yoksa erkeğini elinde tutamazsın. Her zaman bu karakter daha mağdur rolünü oynuyor. Eşi onu aldatsa bile eşini sevmeye ve ona fedakarlık yapmaya devam ediyor. Hatta daha da ilerisi hatayı kendinde arayıp ''eşi onu aldattıktan sonra'' kendini geliştirmeye , bakım yapmaya ve onu geri kazanmaya çalışıyor. Örnek olarak Kadın İsterse. Bu dizi tamamen bu konu üzerine kurgulanmıştır. Konusu tamamen bunun üzerine kurulu olmasa da bu konu işlenmiş bir çok dizi vardır.
  

   
  İkinci olarak da okumuş, donanımlı, maddi özgürlüğünü kazanmış kadın. Bu karakter erkeğini dişiliğini kullanarak ve kurnaz kötü planlarıyla kazanmaya çalışıyor. Hatta o birinci saf , iyi kalpli kadının elinden almaya. Bazı durumlarda bu kötü karakterler dizide belli bir süre sonra iyi karaktere dönüşebiliyor ama neden kültürlü, donanımlı, ne istediğini bilen kadın ilk olarak fesat konumunda veriliyor? Hemen hemen her dizide maddi, manevi ve cinsel özgürlüğünü kazanmış kadın sevilen ya da sevdirilmek istenen bir rolde oynamıyor. Empoze edilmek istenen düşünce okumuş, kendi ayakları üzerinde duran bir kadının mutlaka kötü olması mı? 
   Bir diğer konu ise dizilerdeki ahlak mukamesinin hep kadınlar üzerinden yapılıyor olması. Dizide erkeğin sevgilisini yada karısını aldatması, kuma getirmesi, metresinin olması normal karşılanıyor ve  bu karakter yargılanmıyor, eleştirilmiyor hatta seviliyor. Diğer bir taraftan kadın sevgilisini ya da kocasını aldatırsa direk damgayı yiyor. Namus kavramı sadece kadınların üzerinden ilerliyor. Erkeğin yaptıkları ise sorgulanmadan kabul ediliyor. Son zamanlardaki Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinin bu duruma çok iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Ana karakter bir mafya babası.Yanında çalışan erkeklere sürekli hanımlar diye seslenerek kadınlara hakarette bulunuyor. Karısını bir başka kadınla aldatıp daha sonra da karısına , aldattığı kadını kabul etmesi için baskı yapıyor. Buna rağmen bu karakter izleyiciye öyle bir şekilde sunulmuş ki dizideki en sevilen kişi  ve aynı zamanda izleyici adamın karısını aldatmasındaki haklı sebeplerinin olduğundan bahseder nitelikte.Gerçekten şaka gibi...

     
   Zaten şu gördüğümüz fotoğraf bile kadının dizilerdeki rolünü anlatmaya yetmiyor mu?
   Bir diğer bahsetmek istediğim konu ise kadın ve cinselik. Dizilerdeki karakterlerle açıklayacak olursak iyi kadın karakter çok zor cinsel ilişkiye girmektedir. Cinselliği sadece sevdiği kişiyle yaşar. Kadınların hayatında ya sevdikleri adam vardır ya da aseksüeldirler.Kadınların iyi ya da kötü karakter olduğunu belirtmenin en kolay yolu cinselliktir. Cinselliği ön planda olan kadın kötü karakterde, cinselliği aseksüel boyuta varan kadın ise iyi karakterdir. Erkek karakterlerde ise yukarıda belirtmiş olduğum örnekteki gibi cinsellik istenilen zamanda, istenilen boyutta yaşanabilmektedir. Erkeklerde kadınlardaki gibi bu konuda toplumsal bir baskı yoktur. Cinsellik erkek için bir ihtiyaç olup kadınlar için ise sadece doğurganlıktır.
 Değinmek istediğim bir diğer konu ise eşcinsellik. Son zamanlarda eşcinsel erkek  karakterleri görebiliyoruz. Tabi sadece erkek karakterler. Günümüz ülke koşullarında eşcinsel bir kadın karakterin olduğu Türk dizisini hayal bile edemeyiz sanırım. Erkek eşcinsel karakterlerde dizilerde sadece efeminelikten ibaret. Bu durumu mizahla birleştirip izleyiciye komik bir durummuş gibi sunuluyor. Bu eş cinsel karakterin asla cinsel hayatından söz edilmiyor. Sadece bir figür olarak dizide yer alıyor.

  Son olarak kadın dizilerde istediği kadar eğitimli, kendini geliştirmiş, maddi ve manevi açıdan özgürlüğünü ele almış, bakımlı, iyi, sevecen olsun ataerkil toplum yapısının önüne geçemiyor. Kadın sürekli geri planda tutulup erkeğe bağımlılığı sürdürülüyor ne yazık ki. Umarım ilerleyen zamanlarda feminist dizilerle karşılaşırız...



Devamını Oku »
Devamını Oku »

16 Aralık 2016 Cuma

Yabancı Diziler vs Türk Dizileri

    Herkese merhabalar. İlk olarak dizi analizlerinden önce genel hatlarıyla dizileri incelemek istiyorum.
   Yabancı dizilerle Türk dizileri arasındaki farkları ele alacak olursak ki bir hayli var ilk önce hepimizin aklına süre farkları geliyor. Yabancı dizilerde bir dizi süresi özetiyle beraber ortalama 40-45 dakika iken Türk dizileri özetiyle beraber 3 saat sürüyor.Türk dizilerinde özet 45 dakika veriliyor hatta dizinin özetinde reklam bile araya sokuluyor. Yabancı dizilerde ise özet süresi maksimum 1 dakika. Bunun yanı sıra Türk dizilerinde reklamlar da artık fazlasıyla can sıkıcı olan bir durum. Hem çok sık reklama girip hem de çok uzun süreli oluyor. Bir de son zamanlarda şöyle bir uygulama geliştirdiler; reklamdan sonra diziyi bir süre geriye sarılıyor. Zaten onca reklamı beklemek yetmezmiş gibi bir de geri alınma durumu insanı çileden çıkartıyor haliyle. Eskiden bir kanalda 20.00-24.00 arası 2 dizinin yeni bölümünü izleyebiliyorken şimdi sadece 1 diziyi anca izleyebiliyoruz. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse bakınız soldaki TLC sağdaki ise ATV ve Show Tv yayın akışlarından bir kesit...

Hazır dizilerin sürelerinden bahsediyorken şu konuya da değinmek istiyorum. Sezon süreleri. Bir yabancı dizide her sezon 10 ile 20 bölüm arası değişirken Türk dizilerinde bu bir sezonda yaklaşık 45 bölüm civarıdır. Yabancı diziler sezon sonunda 1 sene ara verirken Türk dizilerinde bu süre 2 ay kadardır. Bu durum hem set ekibi için hem oyuncular için gerçekten çok üzücü. Bu şekilde olduğu sürece hayatlarını dizi setlerinde geçirecekler.

 Bir diğer fark ise yabancı dizilerin senaryo üzerine kurulu, Türk dizilerinin oyuncuları üzerine kurulu olması.Türk dizilerinde başrol ölmez. Ölürse dizi bitmiştir zaten. Senaryoda sıkışıldığı an öldü süsü verilip 3-4 bölüm sonra tekrar çıkartılır. Ama tabi yemiyoruz artık. Yabancı dizilerde ise başrol bir anda tık diye ölüverir sonra ağzımız beş karış... Bkz. Game Of Thrones.

 Senaryolar konusuna girmişken bir de Türk dizilerindeki benzerlikten bahsedelim. Genellikle 4 dizi konusu var. Bunlar; zengin kız fakir oğlan aşkı, fakir kız zengin oğlan aşkı, zengin kız zengin oğlan aşkı, fakir kız fakir oğlan aşkı.Bir de neredeyse çoğunun bir şekilde konumunun İstanbul'a gelmesi... Günümüzde Türk dizilerine baktığımızda hemen hemen hepsinin senaryosu drama dayalı. Stresli geçen bir günün ardından televizyonda açıp izleyebileceğimiz bir komedi dizisi maalesef ki bulamıyoruz artık. Eskiden öyle miydi? Nerede kaldı o Dadılar, Avrupa Yakaları, Belalı Baldızlar...

 Bölümlerle ilgili olarak yabancı dizilerin her bölümünün bir ismi vardır. Böylece izleyici bu ada bakarak bölümü kolayca hatırlayabilir. Türk dizilerinde ise bölümler sayılarla sıralanıyor.Aynı zamanda yabancı dizilerde bütün bir sezon çekilip öyle gösterime sunulurken Türk dizilerinde dizi gösterimdeyken bir sonraki bölümler çekilmeye devam edilir. Konuk oyuncu olarak gelen bir kişi izleyicilerin nabzına göre kalıcı olarak da diziye giriş yapabilir. Bu da bizde yukarıda da belirtmiş olduğum gibi senaryo üzerine değil de karakter üzerine kurulu olduğunu tekrar hatırlatıyor.Aslında daha çok yazacak şeyim var özellikle karakterlerle ilgili onları baska bir yazıda ayrıca ele almak istiyorum.

 Bu kadar eleştiriden sonra bir konuya daha değinmek istiyorum.Fragmanlar. Türk dizilerinde fragmanların genel olarak iyi hazırlandığını düşünüyorum. Heyecan ve beklenti yarattığı kesin. Özellikle de son zamanlarda hepimizin dikkatini ve ilgisini çeken, tüylerimizi diken diken eden Vatanım Sensin fragmanı...

Evet benim bu yazımlık diyeceklerim bu kadar.Tekrar okunmak dileğiyle,  hoşçakalın...




Devamını Oku »
Devamını Oku »

14 Aralık 2016 Çarşamba

Bir Başlangıç...


      Öncelikle herkese merhaba. Bu benim ilk blog yazım klavyemin tuşlarından çıkan ses bile beni heyecanlandırmaya yetiyor. Kısaca neden blog açtığımdan bahsedecek olursam dizi benim için bir yaşam tarzı ve tabii yazmak da öyle. Yazmak benim için kendimi kızgın kumlardan serin sulara atmak gibi bir şey değil tabii ki(!). Yani en azından benim için değil. Üniversite son sınıftayım ve hocamız final için herkesin blog açmasını istedi asıl nedenim bu aslında ama blog açmayı uzun zamandır düşünüyordum fakat bir türlü eyleme geçememiştim bu şekilde süreci hızlandırmış oldum.
  Birazcık da kendimden bahsedeyim ne de olsa benim blogum. Adım Pınar,1994 yılının kavurucu Ağustos'unda İstanbul'da doğdum. Uzunca bir süre orada yaşadım sonrasında Tekirdağ/Çorlu'ya taşındım. Bundan 3 sene önce üniversite için İzmir'e geldim ve şu an son sınıftayım. Evet şimdilik kendim bu kadar yeterli sanırım.
   Blogumda nelerden bahsedeceğimi tahmin etmek zor olmasa gerek, bu nedenle çok gizemli bir blog ismi seçtiğimi düşünüyorum. Belki neden pini diye düşünüyor olabilirsiniz bu hem kod olan pinden hem de çevremdekilerin yıllardan beri bu sözcükle hitap etmesinden kaynaklanıyor. Aklımda bir çok isim fikri vardı aslında ama kendimle tamamen özdeşleşmiş bir isim olmasını istedim. Eveeet bir an önce asıl konum olan dizilerle ilgili yazmaya başlamak istiyorum bir sonraki yazımda görüşmek üzere.Hoşça ve Pini'yle kalın
Devamını Oku »
Devamını Oku »